Yoktan Yaratılış Kavramını Keşfetmek: Teoloji ve Kozmoloji Arasında Bir Diyalog
Giriş: Hiçlikten Yaratılış Ne Demektir?
Teoloji ve kozmoloji arasındaki diyalogda en temel ve merak uyandırıcı sorulardan biri şudur: Tanrı her şeyi yoktan mı yarattı? Evrenin, uzayın, zamanın ve içindeki her şeyin, önceden var olan hiçbir madde olmadan Tanrı tarafından var edildiği düşüncesi birçok dini inanışın merkezinde yer alır. Peki modern bilimin merceğinden bakıldığında bu fikir nasıl geçerliliğini koruyor?
Bu makale, ilahiyatçıların sıklıkla “yoktan yaratma” olarak adlandırdıkları, yoktan yaratma kavramını incelemektedir. Teolojik bakış açılarını evrenin kökenine ilişkin bilimsel teorilerle karşılaştırarak, görünüşte farklı olan bu disiplinlerin nasıl bir araya gelerek her şeyin kökenini açıklayabildiğini anlamayı amaçlıyoruz.
Hiçten Yaratılışın Teolojik Temelleri
Teolojik yaratılış fikrini yoktan var etmek için, Aristoteles’in iki tür neden arasındaki ayrımıyla başlamak faydalı olacaktır: etkili nedenler ve maddi nedenler. Fail sebep, bir şeyi var eden fail, maddi sebep ise bir şeyin meydana geldiği maddedir. Mesela Davud heykelinin fiili sebebi Michelangelo, maddi sebebi ise mermerdir.
Teolojik açıdan Tanrı, evrenin etkin nedeni olarak anlaşılır. Her şeyi var etti ama maddi bir sebep olmadan. Tanrı’nın dünyada yarattığı önceden var olan hiçbir “şey” yoktu. Bu fikir, hem Tanrı’nın hem de bazı ebedi maddelerin her zaman yan yana var olduğunu öne süren metafizik düalizme doğrudan karşı çıkıyor. Bunun yerine, yoktan yaratma doktrini, yalnızca Tanrı’nın var olduğunu ve O’nun diğer her şeyi yoktan yarattığını ileri sürer.
Kozmoloji ve Büyük Patlama: Bir Buluşma Noktası mı?
Kozmoloji geliştikçe, birçok bilim adamı evrenin başlangıcına ilişkin teorileri araştırdı; Büyük Patlama en yaygın kabul gören modeldi. Bu teoriye göre evren, bildiğimiz şekliyle uzay ve zamanın başlangıcını işaret eden son derece yoğun ve sıcak bir durumdan genişledi. Bu açıklama, evrenin belirli bir başlangıcı, her şeyin ortaya çıktığı bir an olduğu yönündeki teolojik iddiayı destekliyor gibi görünüyor.
Yoktan yaratılışın inananları için Büyük Patlama, Tanrı’nın evrenin belirli bir zamanda var olmasına neden olduğu görüşüyle örtüşmektedir. Bu yaratılış noktası genellikle uzay, zaman ve maddenin dışarıya doğru genişlemeden önce tek bir noktaya sıkıştırıldığı bir an olan tekillik olarak tanımlanır. Teolojik açıdan bakıldığında bu ilk tekillik, herhangi bir maddi nedene ihtiyaç duymadan Tanrı tarafından var edilmiştir.
Tarihsel Tartışma: Ebedi Evren ve Yaratılış
Yüzyıllar boyunca, başlangıcı olmayan ve her zaman var olan sonsuz bir evren fikri, özellikle antik Yunan düşüncesinde olmak üzere pek çok filozof tarafından geniş çapta kabul edildi. Örneğin Platon ve Aristoteles evrenin ezeli ve yaratılmamış olduğuna inanıyorlardı. Bu fikir, yaratılmış bir evrene ilişkin Yahudi-Hıristiyan görüşüyle tam bir tezat oluşturuyordu.
20. yüzyılda Büyük Patlama teorisi, sonsuz bir evrene dair uzun süredir devam eden inanca meydan okudu. Evrenin kesin bir başlangıca sahip olduğunun keşfi, o zamanın yaygın bilimsel görüşlerinden çok dini bakış açılarıyla uyumlu olduğundan pek çok kişiyi şok etti. Sonuç olarak birçok kozmolog, evrenin bir başlangıcı olduğu sonucuna varmaktan kaçınmak için alternatif modeller araştırmaya başladı.
Başlangıçtan Kaçınma Girişimleri
Yıllar boyunca, belirli bir başlangıcı olan bir evren fikrine meydan okumak için çeşitli kozmolojik modeller önerildi. Bunlar arasında sabit durum modeli, salınan evren teorileri ve çoklu evren hipotezleri yer alır. Bu modellerden bazıları evrenin genişleme ve daralma döngülerinden geçtiğini öne sürerken, diğerleri sonsuz sayıda evrenin yan yana var olduğunu öne sürüyor.
Ancak bu girişimlerin her biri önemli zorluklarla karşılaştı. Alternatif modellerin çoğu ya verilerle çarpıtıldı ya da matematiksel olarak tutarsız olduğu gösterildi. En dikkate değer gelişmelerden biri, 2003 yılında kozmologlar Arvind Borde, Alan Guth ve Alexander Vilenkin’in, sicim teorisine veya daha yüksek boyutlara dayanan kozmolojik modellerin bile sonsuza kadar geçmişe genişletilemeyeceğini göstermeleriyle gerçekleşti. Çalışmaları, birden fazla evren veya daha yüksek boyutlar olsa bile, yine de geçmiş bir sınırın, yani evrenin başladığı bir noktanın olması gerektiği sonucuna vardı.
Hiçten Yaratılış: Teolojik Bir Zafer mi?
Yoktan var oluş öğretisine inananlar için modern kozmoloji güçlü bir destek sunmaktadır. Evrenin kesin bir başlangıcı olduğu fikri, İncil’deki yaratılış kavramıyla uyumludur. Bu, sonsuz bir evren fikrinin daha baskın olduğu önceki yüzyıllara göre önemli bir değişime işaret ediyor.
Ancak ilahiyatçıların tümü yoktan yaratılışın önemi konusunda hemfikir değil. Bazıları, kesin bir yaratılış anına ihtiyaç duymadan, sonsuz bir evrenin koruyucusu olarak Tanrı’ya inanmanın mümkün olduğunu iddia ediyor. Bu teologlar, Tanrı’nın evrenle ilişkisinin, onu zamanın belirli bir noktasında var etmekten ziyade, onu ebediyen sürdürmeyi içerebileceğini öne sürüyorlar. Bu görüş daha az yaygın olmakla birlikte teoloji içindeki düşünce çeşitliliğini yansıtmaktadır.
Kozmolojik Teoriler: Tanrı ile Uyumlular mı?
Pek çok kozmolog, delillerin bir başlangıç olduğunu kabul ederken, ilahi bir sebep içermeyen alternatif açıklamalar sunmaktadır. Bazıları evrenin kökeninin, Tanrı’ya gerek kalmadan yalnızca fizik yasalarıyla açıklanabileceğini öne sürüyor. Örneğin bazı teoriler, kuantum dalgalanmalarının veya kozmik köpüğün evrenin kendiliğinden ortaya çıkmasına neden olabileceğini öne sürüyor.
Diğerleri ise evrenin, devam eden bir süreçte sayısız evrenin yaratıldığı daha büyük bir çoklu evrenin parçası olabileceğini öne sürüyor. Bu görüşe göre evrenimizin başlangıcı, ilahi bir yaratıcıya ihtiyaç duymayan, sonsuz bir dizideki tek bir olay olabilir.
Bununla birlikte, William Lane Craig’in işaret ettiği gibi, bu modeller hâlâ nihai nedeni açıklama sorunuyla karşı karşıyadır. Kuantum mekaniği veya çoklu evren teorileri evrenimizin yaratılışına ilişkin açıklamalar sunsa bile, tüm sistemin varlığını açıklamak için aşkın bir nedene olan ihtiyacı ortadan kaldırmazlar.
Sonuç: Diyalogda Teoloji ve Bilim
Tanrı’nın her şeyi yoktan yaratıp yaratmadığı sorusu, yalnızca teolojik çevrelerde değil, bilim alanında da canlı bir tartışma konusu olmaya devam ediyor. Kozmologlar alternatif teoriler sunsa da, başlangıcı olan bir evrene dair kanıtlar ikna edici olmayı sürdürüyor ve hiçlikten yaratılışın güçlü bir örneğini sunuyor.
İnananlar için teoloji ile modern kozmoloji arasındaki bu uyum hem heyecan verici hem de onaylayıcıdır. Bilim ve dinin uyumsuz olmak şöyle dursun, birbirini bilgilendirebileceğini ve evrenimizin kökenlerine dair daha derin anlayışlara yol açabileceğini gösteriyor.
Hiç yoktan var olan bu yaratılışın keşfini son derece etkileyici ve kendi deneyimlerimi yansıtan buldum. Bu fikirler hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenlere, YouTube’daki bu düşündürücü tartışmayı izlemelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Onu [burada](https://www.youtube.com/watch?v=GsSVLSDfLyY) bulabilirsiniz.
